Video, 1. dönem 1. yazılı sınavına hazırlık provası niteliğindedir ve öğrencilere pratik sorular çözmeden önce genel tekrar videosunu izlemeleri tavsiye edilir.
Anadolu'nun Türk Yurdu Olması ve Türkiye Adı Önemli Savaşlar ve Sonuçları Anadolu Beylikleri ve Mimari Eserler Türk-İslam Devlet Teşkilatı ve Kavramlar Ticaret Politikası Toprak Sistemi: Selçuklu toprak sistemi; vakıf (hayır işleri), haraci (gayrimüslim), öşri (Müslüman), ikta (görev karşılığı) ve has (hükümdara ait) gibi çeşitli türlerden oluşmaktaydı.
Türklerin Anadolu'yu yurt seçmesinin temel nedenleri arasında verimli toprakları, stratejik coğrafi konumu ve savunma avantajları yer alır. Özellikle Malazgirt Savaşı sonrası bölgenin Türkleşmesi ve İslamlaşması, Anadolu'nun kesin bir Türk yurdu haline gelmesini sağlamış ve Batılı kaynaklarda "Türkiye" olarak anılmasına yol açmıştır.
Gaza ve Cihat Savaşları: İslamiyet'i koruma ve yayma motivasyonuyla yapılan savaşlardır.
<example>1048 Pasinler (ilk Selçuklu-Bizans savaşı), 1071 Malazgirt (yurt açan), 1176 Miryokefalon (yurt tutan) ve 1187 Hıttin (Kudüs'ün Haçlılardan geri alınması) bu kapsamdaki önemli savaşlardır.</example>
Malazgirt Savaşı (1071): Anadolu'nun kapılarını Türklere açmış, ilk Türk beyliklerinin kurulmasına ve Haçlı Seferleri'nin başlamasına neden olmuştur.
Kösedağ Savaşı (1243): Türkiye Selçuklu Devleti'nin Moğollara yenilmesiyle Anadolu'da Türk siyasi birliği bozulmuş, ikinci Türk beylikleri dönemi başlamış ve Anadolu Moğol egemenliğine girerek bilim, ticaret ve kültür hayatı gerilemiştir.
<tip>Kösedağ Savaşı'nın ardından ortaya çıkan beylikler arasında Osmanlı Beyliği de bulunmaktadır. </tip>
Haçlı Seferleri: Temel nedenleri Kudüs'ü ele geçirme, Doğu'nun zenginliklerine ulaşma ve Türkleri Anadolu'dan atmaktı. 4. Haçlı Seferi, Bizans'ın zayıflamasına ve Katolik-Ortodoks çatışmasının derinleşmesine yol açmıştır.
<common-mistake>1. Haçlı Seferi sonucunda Anadolu Selçuklu Devleti başkentini İznik'ten Konya'ya taşımak zorunda kalmıştır ve Kudüs Haçlıların eline geçmiştir.</common-mistake>
Malazgirt Savaşı sonrası kurulan önemli beylikler arasında Saltuklular (Erzurum), Mengücekliler (Erzincan, Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası), Artuklular (Mardin, Malabadi Köprüsü), Danişmentliler (Sivas, en güçlü beylik, Yağıbasan Medresesi) ve denizciliği başlatan Çaka Beyliği (İzmir) bulunur. Türklerin İslamiyet'i kabulüyle inşa ettikleri başlıca mimari eserler arasında türbe, medrese, kervansaray, köprü ve camiler sayılabilir.
Divan-ı Ala: Büyük Selçuklu Devleti'nin önemli idari organıdır. Divan-ı Tuğra (yazışma), Divan-ı İstifa (maliye), Divan-ı Arz (askeri) ve Divan-ı İşraf (teftiş) gibi alt birimlere sahiptir.
Önemli Görevliler: Hacip (hükümdar-halk ilişkileri), Şühne (askeri vali), Atabey (şehzade eğitmeni), Emir-i Candar (saray muhafızları), Camedar (hükümdar giysileri), Çaşnigir (yiyecek tadımı), İdişçi başı (içecekler).
Sistemler ve Kurumlar:
İkta Sistemi: Devletin asker ihtiyacını karşılayan, güvenliği sağlayan ve vergi toplamayı kolaylaştıran bir toprak sistemidir.
Kervansaraylar: Ticareti geliştirmek amacıyla inşa edilen konaklama yerleridir.
Ahilik Teşkilatı: Esnaf örgütlenmesi olup ticari ve mesleki eğitimi düzenlemiştir.
İslamiyet Sonrası Hükümdarlık Alametleri: Hutbe okutmak, çetir (saltanat şemsiyesi) ve hilat (Abbasi halifesinden gelen hediye/giysi) kullanılmıştır.
Yusuf Has Hacip'in Öğüdü: Kutadgu Bilig yazarı Yusuf Has Hacip, bir devletin gücünün asker, mal, halkın zenginliği ve doğru kanunların birbiriyle bağlantılı olmasına dayandığını vurgulamıştır.
Türkiye Selçukluları, gümrük vergilerini düşürerek ve tüccarlara güvenlik garantisi sağlayarak ticari hayatı canlandırmayı hedeflemiştir. Bu dönemde Anadolu'da sigortacılık uygulamaları da mevcuttu.
Türklerin Anadolu'yu kendilerine yurt olarak seçmesinde birçok önemli faktör etkili olmuştur:
Çağrı Bey Keşfi: 1015-1021 yılları arasında Çağrı Bey öncülüğünde yapılan keşif seferleri ile Anadolu'nun coğrafi ve stratejik potansiyeli Türkler tarafından fark edilmiştir. Doğu Anadolu'dan giriş yapan Çağrı Bey, bu toprakların verimliliğini ve avantajlı konumunu gözlemlemiştir.
Coğrafi Konumun Avantajları:
Verimli Topraklar: Anadolu toprakları, o dönemde tarım ve hayvancılık için oldukça elverişli, verimli topraklara sahipti. Bu durum, göçebe yaşam süren ve yeni otlaklar arayan Türkmenler için büyük bir çekicilikti.
Stratejik Konum: Bölge, ticaret yolları ve göç yolları üzerinde bulunuyordu. Bu da hem ekonomik hem de askeri açıdan önemli avantajlar sunuyordu.
Savunma Olanakları: Coğrafi olarak savunma stratejileri geliştirmeye uygun, dağlık ve doğal engellerle çevrili bölgeler barındırması, Türklerin yerleşmeleri için güvenlik sağlıyordu.
Yurt Arayışı: O dönemde Türkler, Orta Asya'daki baskılar (özellikle Moğol tehdidi) ve nüfus artışı gibi nedenlerle kendilerine yeni ve kalıcı bir yurt arayışı içindeydiler. Anadolu, bu yurt ihtiyacını karşılayabilecek ideal bir bölge olarak öne çıktı. Kimi Türk boyları Selçuklulardan önce Anadolu'ya gelmiş (İskitler, Hunlar, Sibirler gibi), ancak bu ziyaretler yerleşme amaçlı olmamıştı.
Malazgirt Savaşı'nın Dönüm Noktası Olması (1071): Malazgirt Savaşı'nda Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nun yenilmesiyle Anadolu'nun kapıları Türklere tamamen açıldı. Bu savaşın ardından Anadolu hızla Türkleşmeye ve İslamlaşmaya başladı.
<tip> Türklerin Anadolu'ya ilk kez 1015-1021 yılları arasında Çağrı Bey öncülüğünde keşif amacıyla geldiğini, ancak yerleşme düşüncesinin Malazgirt Savaşı ile kesinleştiğini unutmayın. </tip>
Anadolu topraklarına "Türkiye" adının verilmesinde aşağıdaki gelişmeler etkili olmuştur:
Malazgirt Savaşı Sonrası Türk Nüfusu: 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra Türkler, kitlesel olarak Anadolu'ya yerleşmeye başlamış, bölgeyi Türkleştirmiş ve İslamlaştırmıştır. Bu durum, Anadolu'daki Türk nüfusunun belirgin bir şekilde artmasına yol açmıştır.
Haçlı Seferleri ve Avrupalı Tarihçilerin Gözlemleri: 1148 yılında düzenlenen İkinci Haçlı Seferi sırasında Avrupalı (Batılı) tarihçiler ve Haçlı orduları, Türklerin Anadolu'yu çok büyük bir gayret ve sağlam bir şekilde savunduklarını, bölgede büyük bir Türk nüfusu varlığını fark etmişlerdir.
Kaynaklarda "Türkiye" İfadesinin Kullanılması: Bu gözlemler sonucunda, Batılı tarihçiler kaynaklarında Anadolu için artık "Türkiye" ifadesini kullanmaya başlamışlardır. Bu, bölgenin Türk egemenliğine girdiğinin ve Türk kimliğiyle özdeşleştiğinin Avrupa tarafından da kabul edildiğinin bir göstergesi olmuştur.
Gaza ve cihat anlayışı, İslamiyet'i korumak, yaymak ve Müslüman topraklarını savunmak amacıyla Hristiyan veya diğer gayrimüslim unsurlarla yapılan mücadeleleri ifade eder. Bu doğrultuda yapılan dört önemli savaş şunlardır:
Pasinler Savaşı (1048): Büyük Selçuklu Devleti ile Hristiyan Bizans İmparatorluğu arasında yapılan ilk önemli savaştır. Selçukluların zaferi, gaza ve cihat anlayışının ilk somut örneklerinden biridir.
Malazgirt Savaşı (1071): Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen arasında gerçekleşen bu savaş, Anadolu'nun kapılarını Türklere açmış ve Anadolu'da Türkleşme-İslamlaşma sürecini başlatmıştır. Bu, İslamiyet'in yayılması açısından kritik bir gaza ve cihat savaşıdır.
Hıttin Savaşı (1187): Selahaddin Eyyubi önderliğindeki Eyyubiler ile Haçlılar arasında yapılan bu savaşta, Kudüs Haçlıların elinden alınarak tekrar İslam dünyasına kazandırılmıştır. Bu, İslamiyet'in kutsal topraklarını savunma ve geri alma mücadelesinin en önemli örneklerindendir.
Miryokefalon Savaşı (1176): Türkiye Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında yapıldı. Türklerin bu savaşta Bizans'ı yenmesiyle, Anadolu'dan Türklerin atılamayacağı, Anadolu'nun kesin bir Türk yurdu olduğu batılılar tarafından da kabul edildi. Bu, İslamiyet'i Anadolu'da kalıcı kılma mücadelesinin zirvesidir.
Malazgirt Savaşı, Türk ve dünya tarihi için dönüm noktası niteliğinde önemli sonuçlar doğurmuştur:
Anadolu'nun Kapılarının Türklere Açılması: Bizans ordusunun yenilmesiyle Anadolu'nun kapıları Türklere tamamen açılmış, Türk akınları yoğunlaşmıştır.
Anadolu'nun Türkleşmeye ve İslamlaşmaya Başlaması: Savaşı takip eden süreçte Türkmen boyları kitleler halinde Anadolu'ya yerleşmiş, bölgenin demografik ve kültürel yapısı değişmeye başlamıştır.
Anadolu'da Birinci Türk Beylikleri Dönemi: Sultan Alparslan'ın komutanlarına "fethedilen yer fethederin malıdır" sözüyle verdiği yetki sonucunda, Anadolu'da Saltuklular, Danişmentliler, Mengücekliler, Artuklular ve Çaka Beyliği gibi ilk Türk beylikleri kurulmuştur. Bu beylikler, Anadolu'nun imarı ve Türkleşmesi sürecinde önemli rol oynamıştır.
Sultan Alparslan'a "İslam Ülkelerinin Sultanı" Unvanı: Bizans'a karşı kazandığı bu büyük zafer sayesinde Sultan Alparslan, İslam dünyasında büyük bir itibar kazanmış ve bu unvanla anılmıştır.
Haçlı Seferlerinin Başlaması: Türklerin Anadolu'da güçlenmesi ve Kudüs gibi kutsal Hristiyan topraklarına yaklaşması, Batı Hristiyan dünyasında endişe yaratmıştır. Bu durum, Anadolu'dan Türkleri atmak ve Kudüs'ü ele geçirmek amacıyla Haçlı Seferlerinin başlamasına zemin hazırlamıştır.
Bizans'ın Batı'dan Yardım İstemesi: Malazgirt yenilgisi sonrası Bizans İmparatorluğu, Türk ilerleyişini durdurmak için Batı Hristiyan dünyasından (Papalık ve Avrupa devletleri) askeri yardım talep etmiş, bu da Haçlı Seferlerinin önemli nedenlerinden biri olmuştur.
<common-mistake> Malazgirt Savaşı'nın sonucunda tüm Anadolu'nun tek bir Türk devleti tarafından fethedildiği düşünülmemelidir. Savaşla birlikte Anadolu'nun kapıları Türklere açılmış ve ilk Türk beylikleri kurulmuştur. Tamamen Türk yurdu haline gelmesi daha sonraki Miryokefalon Savaşı ile kesinleşmiştir. </common-mistate>
Pasinler Savaşı (1048), Büyük Selçuklu ile Bizans arasında Erzurum'un Pasinler bölgesinde yapılan ilk önemli savaştır. Bu savaş dönemindeki bölgesel güçler harita üzerinde şu şekilde gösterilebilir:
1 Numaralı Bölge: Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) – Anadolu'nun Batı ve Orta kısımlarına hakim Hristiyan devletiydi.
2 Numaralı Bölge: Abbasi Halifeliği (Abbasiler) – Bağdat merkezli, Müslüman bir Arap devletiydi. Ancak siyasi gücü zayıflamıştı.
3 Numaralı Bölge: Büyük Selçuklu Devleti – İran topraklarında kurulmuş, giderek Anadolu'ya doğru genişleyen Türk-İslam devletiydi.
<tip> Haritalı sorularda devletlerin hangi bölgelerde hakimiyet kurduğunu bilmek, olayları coğrafi bağlamda oturtmanıza yardımcı olur. Özellikle Bizans'ın Anadolu'da varlığını, doğusunda Selçuklu'nun geldiğini hatırlamak önemlidir. </tip>
Kösedağ Savaşı (1243), Türkiye Selçuklu Devleti ile Moğollar arasında Sivas'ın Kösedağ bölgesinde yapılan ve Türk siyasi birliği açısından yıkıcı sonuçlar doğuran bir savaştır:
Türkiye Selçuklu Devleti'nin Yenilgisi: Moğollar, Türkiye Selçuklu ordusunu ağır bir yenilgiye uğratmıştır.
Merkezi Otoritenin Kaybolması ve Türk Siyasi Birliğinin Bozulması: Türkiye Selçuklu Devleti'nin gücü büyük ölçüde kırılmış, merkezi otoritesi zayıflamış ve Anadolu'daki Türk siyasi birliği dağılmıştır.
Anadolu'da İkinci Türk Beylikleri Dönemi: Zayıflayan Selçuklu otoritesinin boşluğundan faydalanan Türkmen beylikleri, kendi bağımsız devletlerini kurarak İkinci Türk Beylikleri Dönemi'ni başlatmıştır. Bu beylikler arasında Osmanlı Beyliği de yer alıyordu.
Türkiye Selçuklu'nun Moğol Egemenliğine Girmesi: Türkiye Selçuklu Devleti, Moğol İlhanlı Devleti'nin vasalı (tabi devleti) haline gelmiş, ağır vergiler ödemek zorunda kalmıştır.
Anadolu'da Bilim, Ticaret ve Kültür Hayatının Duraklaması: Moğol istilası ve savaşın yarattığı belirsizlik ortamı, Anadolu'da bilimsel, ticari ve kültürel faaliyetlere büyük darbe vurmuş, ilerleme durmuştur.
Anadolu'da Güvenlik Sorunları ve Göçler: Moğol baskısı ve yıkımı nedeniyle Anadolu'da güvenlik sorunları artmış, birçok yerleşim yeri tahrip edilmiş, Türkmen boyları Batı Anadolu'ya doğru kaymıştır.
Uzun Vadeli Etki: Kösedağ Savaşı, her ne kadar Türk siyasi birliğini bozsa da, Anadolu'nun batı ucunda ortaya çıkan Osmanlı Beyliği'nin büyümesi ve güçlenmesi için bir fırsat yaratmıştır.
Yurt Açan/Kuran Savaşı: Malazgirt Savaşı (1071) - Anadolu'nun kapılarını Türklere açtı.
Yurt Tutan Savaşı: Miryokefalon Savaşı (1176) - Anadolu'nun kesin Türk yurdu olduğunu tescilledi.
İlk Selçuklu-Bizans Savaşı: Pasinler Savaşı (1048) - Büyük Selçuklu ile Bizans arasındaki ilk büyük meydan muharebesiydi.
Anadolu'yu Moğol Hakimiyetine Sokan Savaş: Kösedağ Savaşı (1243) - Türkiye Selçuklu Devleti'nin Moğol egemenliğine girmesine neden oldu.
Kudüs'ü Haçlılardan Kurtaran Savaş: Hıttin Savaşı (1187) - Selahaddin Eyyubi önderliğinde Kudüs'ün geri alınmasını sağladı.
Malazgirt Savaşı sonrası Anadolu'da kurulan Birinci Türk Beylikleri ve önemli özellikleri:
Saltuklular:
Kurulduğu Yer: Erzurum çevresi (Anadolu'da kurulan ilk Türk beyliğidir).
Önemli Mücadeleleri: Gürcüler ve Ermenilerle mücadele etmişlerdir.
Eser Örneği: Kale Camii, Üç Kümbetler.
Danişmentliler:
Kurulduğu Yer: Sivas, Tokat, Amasya, Kayseri, Malatya çevresi (Birinci Beylikler arasında en güçlü ve en geniş sınırlara sahip beylikti).
Önemli Eseri: Tokat Niksar'da yer alan Yağıbasan Medresesi (Anadolu'da yaptırılan ilk medresedir).
Mengücekliler:
Kurulduğu Yer: Erzincan, Kemah, Divriği çevresi.
Önemli Eseri: Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan önemli bir mimari şaheserdir).
Artuklular:
Kurulduğu Yer: Mardin, Harput, Diyarbakır, Hasankeyf (Güneydoğu Anadolu Bölgesi).
Önemli Eseri: Malabadi Köprüsü (Türk tarihinde inşa edilen önemli köprülerden biridir ve günümüzde hala ayaktadır). Bilim ve teknolojiye önem vermiş, ünlü mühendis Cezeri'yi korumuşlardır.
Çaka Beyliği:
Kurulduğu Yer: İzmir çevresi (Batı Anadolu).
Önemli Özelliği: Türk tarihinde denizciliği başlatan ilk beyliktir. Bizans ile denizde mücadele etmişlerdir. Günümüzdeki Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın kuruluşu Çaka Beyliği'nin kuruluşuna dayandırılır.
<example> Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası'nın Mengüceklilere, Yağıbasan Medresesi'nin Danişmentlilere ve Malabadi Köprüsü'nün Artuklulara ait olduğunu bilmek, mimari eserleri beyliklerle eşleştirmede kritik önem taşır. </example>
Turan taktiği, Türklerin tarih boyunca büyük başarılar elde ettiği, özellikle sayıca az oldukları durumlarda kalabalık düşman ordularına karşı uyguladıkları etkili bir savaş stratejisidir.
Uygulanışı (Aşamaları):
1. Öncü Birlikler Saldırısı: Türk ordusunun öncü ve hafif süvari birlikleri, savaşın başında düşmana karşı ani bir saldırı düzenler.
2. Sahte Ricat (Geri Çekilme): Öncü birlikler, düşmanı merkeze doğru çekmek amacıyla savaş alanından geri çekiliyormuş gibi yapar. Düşman, Türk ordusunun az sayıda olduğunu düşünerek cesaretle geri çekilen birlikleri takip eder ve savaşın ortasına doğru ilerler.
3. Kanatlardan Kuşatma (Hilal Oluşumu): Düşman ordusu, geri çekilen öncü birlikleri takip ederken kendi merkezinden uzaklaşır ve Türk ordusunun kanatlardaki birlikleri tarafından hilal şeklinde (bir "kurt kapanı" gibi) sarılır. Geriye ise merkezdeki güçlü Türk birlikleri ve pusu atan süvariler düşmanı çembere alır.
4. Yok Etme: Çemberlenen düşman ordusu, etrafı sarılıp hareket kabiliyeti kısıtlandığında, kılıç, ok ve mızraklarla hızlı ve kesin bir saldırıyla yok edilir.
Önemli Savaşlarda Uygulanışı:
Malazgirt Savaşı (1071): Bizans ordusuna karşı başarıyla uygulanmıştır.
Mohaç Meydan Muharebesi (1526): Kanuni Sultan Süleyman döneminde Macar ordusuna karşı kullanılmış ve çok kısa sürede zaferle sonuçlanmıştır.
Amacı: Sayıca az olan Türk ordularının, kalabalık düşman ordularını kendi lehine çevirerek imha etmelerini sağlamaktır.
Haçlı Seferleri, 11. yüzyıl sonlarından itibaren Batı Hristiyan dünyasının Türk ve İslam dünyası üzerine düzenlediği dini, siyasi ve ekonomik amaçlı askeri seferlerdir. Başlıca nedenleri şunlardır:
Dini Nedenler:
Kudüs'ü Ele Geçirme İsteği: Hristiyanlar için kutsal kabul edilen Kudüs ve diğer Ortadoğu topraklarının Müslümanların elinde olması, Haçlı Seferlerinin en önemli dini gerekçesiydi. Papalık, bu toprakları kurtarmayı Hristiyanlar için "kutsal bir görev" olarak ilan etti.
Hristiyanlığı Yayma Misyonu: Kilisenin, Hristiyanlık dinini diğer bölgelere yayma ve İslamiyet'in ilerleyişini durdurma arzusu vardı.
Günahlardan Arınma İnancı: Papalık, seferlere katılanlara cennet vaadi ve günahlarının affedileceği inancını yayarak geniş kitleleri harekete geçirdi.
Ekonomik Nedenler:
Doğu'nun Zenginliklerine Ulaşma İsteği: Avrupa'da halk ve soylular, Doğu'nun efsanevi zenginliklerine (ipek, baharat, değerli madenler vb.) ulaşarak refah seviyelerini artırma amacı taşıyorlardı.
Ticaret Yollarını Kontrol Etme: Akdeniz ticaretini ve önemli ticaret yollarını ele geçirme arzusu, özellikle İtalyan şehir devletleri (Venedik, Cenova) için önemli bir motivasyondu.
Siyasi Nedenler:
Türkleri Anadolu'dan Atma: 1071 Malazgirt Savaşı sonrası Türklerin Anadolu'ya yerleşmesi ve güçlenmesi, Bizans İmparatorluğu'nu zor durumda bırakmıştı. Bizans'ın Batı'dan yardım istemesi, Haçlı Seferlerinin önemli bir siyasi nedenidir. Türk ilerleyişini durdurma ve onları Anadolu'dan atma hedefi güdülüyordu.
Soyluların Macera ve Toprak Arayışı: Avrupa'daki topraksız veya az topraklı soylular, Doğu'da yeni topraklar elde etme ve macera arayışıyla seferlere katılmıştır.
Sosyal Nedenler:
Nüfus Artışı ve Toprak Sıkıntısı: Avrupa'da artan nüfus ve toprakların yetersiz kalması, yeni yaşam alanları arayışına iten bir faktördü.
Sosyal Gerginlikleri Azaltma: Kilise, Batı Avrupa'daki feodal beyler arasındaki iç çatışmaları ve sosyal gerginlikleri Haçlı Seferleri aracılığıyla dışa yönlendirmeyi amaçlamıştır.
Dördüncü Haçlı Seferi, Haçlıların asli hedeflerinden saparak Hristiyan dünyası içinde büyük bir yıkım ve çatışmalara yol açmıştır:
Hedefin Sapması ve İstanbul'un Yağmalanması: Haçlı orduları, Kudüs veya Türkler yerine Bizans İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'a yönelmişlerdir.
Bizans'ın Yıkılması ve Latin Krallığı'nın Kurulması: 1204 yılında İstanbul'u ele geçirerek üç gün boyunca yağmalamışlar, Bizans İmparatorluğu'nu dağıtmışlar ve yerine Katolik inancına bağlı bir Latin Krallığı kurmuşlardır.
Hristiyan Dünyasında Derinleşen Mezhep Çatışması: Katolik Haçlıların Ortodoks Bizans'a saldırması, zaten var olan Katolik-Ortodoks mezhep ayrılığını daha da derinleştirmiş, Hristiyan birliğini tamamen parçalamıştır. Bu olay, iki mezhep arasındaki nefret ve güvensizliği artırmıştır.
Bizans İmparatorluğu'nun Zayıflaması: Bizans, başkentini İznik'e taşımak zorunda kalmış ve önemli ölçüde güç kaybetmiştir. Latin egemenliği 1261 yılına kadar sürmüş, Bizans ancak bu tarihte yeniden İstanbul'u ele geçirebilmiştir. Ancak eski gücüne bir daha ulaşamamış, Osmanlı'nın ilerleyişine karşı koyamaz hale gelmiştir.
Batı Avrupa Devletlerinin Güç Kazanması: Bu sefer sonucunda Venedik gibi Batılı devletler, ticari ve siyasi anlamda büyük kazanımlar elde etmiş, Bizans'ın zayıflamasıyla Akdeniz ticaretinde daha etkin hale gelmişlerdir.
<example> Birinci Haçlı Seferi sonucunda Haçlılar Kudüs'ü ele geçirmiş ve Kudüs Krallığı, Urfa Kontluğu, Antakya Prensliği gibi küçük devletler kurmuştur. Ancak 1187'de Selahaddin Eyyubi'nin Hıttin Savaşı ile Kudüs'ü geri alması, Üçüncü Haçlı Seferi'nin düzenlenmesine neden olmuştur. Bu durum, Haçlı seferlerinin birbirini tetikleyen bir zincirde ilerlediğini gösterir. </example>
Hacip: Türk İslam devletlerinde hükümdar ile halk arasındaki ilişkileri düzenleyen, devlet adamları ile hükümdar arasındaki iletişimi sağlayan görevlidir. Günümüzdeki özel kalem müdürü veya protokol sorumlusu gibi düşünülebilir.
Şühne: Askeri vali veya komutan anlamına gelir. Genellikle sınır bölgelerindeki veya önemli şehirlerdeki askeri ve idari yetkili kişilere verilen unvandır. Vali olarak idari işlerle de ilgilenirler.
Atabey: Meliklerin (hükümdar çocukları) eğitmenidir. Melikler, devlet yönetiminde tecrübe kazanmaları amacıyla sancaklara vali olarak gönderildiğinde, yanlarında deneyimli birer danışman ve eğitmen olarak atabeyler bulunurdu. Atabeyler, meliklerin yerine geçecek hükümdar adaylarını yetiştirirlerdi.
Kervansaray: Ticari hayatı geliştirmek amacıyla yol güzergahları üzerinde inşa edilen büyük hanlardır. Tüccarların konaklaması, dinlenmesi, yeme içme ihtiyaçlarının karşılanması ve mallarının güvenliğinin sağlanması için yapılmışlardır. Ticaretin aksamadan devam etmesine katkı sağlamışlardır.
Gulam: Türk İslam devletlerinde savaş esirlerinden veya satın alınarak yetiştirilen askerlerdir. Genellikle bağlı oldukları hükümdara sadık ve profesyonel bir ordu sınıfı oluşturmuşlardır. Gazneliler ve Büyük Selçuklu Devleti'nde gulam sistemi yaygın olarak kullanılmıştır.
Ahilik Teşkilatı: Anadolu Selçuklu Devleti döneminde esnaf ve zanaatkarların örgütlenmesini sağlayan önemli bir yapıdır. Ticari hayatı denetler, mesleki eğitim verir (çırak-kalfa-usta ilişkisi), üyeler arasında dayanışmayı sağlar ve haksız rekabeti önlerdi. Osmanlı Devleti'nde Lonca Teşkilatı, Abbasilerde ise Fütüvvet Anlayışı olarak varlığını sürdürmüştür.
Türkler İslamiyet'i kabul ettikten sonra hükümdarlık alametlerine (sembollerine) yeni İslami unsurlar eklenmiştir:
Hutbe Okutmak: Hükümdarın adının Cuma ve Bayram namazlarında okunmasıdır. Bu, hükümdarın dini liderlik ve meşruiyetini simgeler. İslam öncesi Türk devletlerinde böyle bir uygulama yoktur.
Çetir (Saltanat Şemsiyesi): Hükümdarın başı üzerinde tutulan, genellikle ipek kumaş ve değerli taşlarla süslenmiş, üzerinde dualar ve ayetler yazılı olan büyük bir şemsiyedir. Bu da İslamiyet ile birlikte gelen bir hükümdarlık alametidir.
Hilat Giymek: Abbasi halifesi tarafından İslam hükümdarlarına gönderilen, üzerinde ayetler ve dualar yazılı özel bir elbise veya hediyeler topluluğudur. Hilat giymek, hükümdarın İslam dünyasındaki meşruiyetini ve halifeye bağlılığını gösterir.
İkta sistemi, Türk İslam devletlerinde (özellikle Büyük Selçuklu ve sonrası) uygulanan, devlet arazilerinin (miri) kullanım hakkının hizmet karşılığı belirli kişilere (askeri veya idari görevlilere) bırakıldığı önemli bir toprak yönetim ve askeri sistemdir. Faydaları şunlardır:
Askeri Faydalar:
Masrafsız Ordu Yetiştirme: Devlet, hazinesinden para harcamadan büyük bir atlı asker (sipahi) ordusu edinir. İkta alan kişiye toprağın gelirinin bir bölümüyle asker besleme ve teçhizatlandırma yükümlülüğü verilir.
Sınır Güvenliği: İkta sahibi askerler, bulundukları bölgelerde asayişi ve güvenliği sağlar, böylece merkezden uzak bölgelerde devlet otoritesi pekişir.
Anadolu'nun Savunması: Özellikle Bizans sınırında bulunan ikta sahipleri, sınır savunmasında önemli bir rol oynamıştır.
Ekonomik ve İdari Faydalar:
Vergilerin Düzenli Toplanması: İkta sahipleri, bölgelerindeki vergileri devlet adına toplar, böylece vergi toplama işi kolaylaşır ve devletin kasasına düzenli gelir sağlanır.
Üretimin Sürekliliği: Toprağı işleyen köylüler, toprağı terk edemez ve sürekli üretim yapmaya teşvik edilirler. Bu, tarımsal üretimin artmasına katkı sağlar.
Devlet Otoritesinin Yayılması: İkta sistemi sayesinde, devlet otoritesi ülkenin en ücra köşelerine kadar yayılır ve merkezi hükümetin gücünü artırır.
Boş Toprakların İmarsı: İkta verilen bölgelerde tarım yapılmayan boş araziler tarıma açılır, böylece ekonomiye kazandırılır.
<common-mistake> İkta sisteminde toprakların kullanım hakkı devredilir, mülkiyeti değil. Toprak her zaman devlete (miri) aittir. İkta sahibi toprağı miras bırakamaz veya satamaz. </common-mistake>
Türkiye Selçuklu Devleti'nin Venedik ile yaptığı ticaret anlaşması ve tüccarlara sağladığı avantajlar (düşük gümrük vergileri, güvenlik garantisi) aşağıdaki amaçları taşımaktadır:
Ticari Hayatı Canlandırmak: En temel amaç, ülkeye daha fazla tüccar çekerek ticareti hareketlendirmek, canlandırmak ve böylece ekonomik büyümeyi sağlamaktır. Düşük gümrük vergileri, tüccarlar için cazip bir ortam yaratır.
Ülkenin Zenginliğini Artırmak: Ticaretin gelişmesiyle birlikte ülkeye giren mal ve para miktarı artar, bu da genel refah ve zenginlik seviyesini yükseltir.
Ekonomik İlişkileri Geliştirmek: Yabancı devletlerle (Venedik gibi) ticaret anlaşmaları yaparak ekonomik ve diplomatik ilişkileri güçlendirmek, devletin uluslararası arenadaki konumunu pekiştirir.
Üretimi Teşvik Etmek: Ticaretin artması, ülke içindeki üreticileri (ziraat ve zanaat erbabı) daha fazla üretim yapmaya teşvik eder, bu da yerel ekonomiyi destekler.
Güvenliği Sağlamak: Tüccarların ve mallarının güvenliğini garanti etmek, ticaret yollarını emniyetli hale getirmek, ticari faaliyetlerin kesintisiz ve sorunsuz bir şekilde devamını sağlar. Türkiye Selçukluları bu dönemde kervansaraylar inşa etmiş ve sigortacılık benzeri uygulamalarla ticarete güven sağlamışlardır.
Deniz Ticaretini Canlandırmak: Özellikle Akdeniz'e kıyısı olan bölgelerde deniz ticaretini geliştirmek, limanları aktif hale getirmek ve ülkeyi önemli bir ticaret merkezi haline getirmek hedeflenmiştir.
Selçuklu toprak sistemi aşağıdaki türlere ayrılır:
Vakıf Toprak: Miri araziden, gelirleri dini, hayır ve eğitim kurumlarına (medrese, cami, köprü, aşevi, hastane vb.) aktarılan topraklardır. Bu toprakların gelirleri, sosyal hizmetlerin ve dinî tesislerin sürdürülmesi için kullanılırdı.
Haraci Toprak: Selçuklu sınırları içinde yaşayan gayrimüslimlerin mülkiyetinde bulunan topraklardır. Gayrimüslim çiftçiler bu topraklardan devlete "haraç" adı verilen bir vergi öderdi.
İkta Toprak: Bir görev karşılığında (askeri veya idari hizmet) meliklere, emirlere, valilere, komutanlara, Hassa Ordusu askerlerine ve tımarlı sipahilere verilen arazilerdir. Mülkiyeti devlete ait olup, kişiye sadece kullanım ve gelir toplama hakkı ve bunun karşılığında asker besleme yükümlülüğü verilirdi.
Has Toprak: Hükümdarın şahsına ve ailesine ait olan özel arazilerdir. Bu topraklardan elde edilen tüm gelir doğrudan hükümdar ailesinin ihtiyaçları için kullanılırdı. Genellikle büyük tarlalar, bağ, bahçe, koru ve otlaklardan oluşurdu.
Öşri Toprak: Müslümanların mülkiyetinde bulunan topraklardır. Müslüman çiftçiler bu topraklardan devlete "öşür" adı verilen bir vergi öderdi.
Türklerin İslamiyet'i kabulü ve Anadolu'ya yerleşmesiyle birlikte zengin bir mimari kültür oluşmuştur. Başlıca mimari eser türleri şunlardır:
Camiler: İslam kültürü ve ibadetinin temel yapılarıdır. Türkler Anadolu'da birçok "Ulu Cami" ve diğer cami türlerini inşa etmişlerdir.
<example> Mengücekliler tarafından inşa edilen Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, mimari ve sanatsal açıdan dünya çapında UNESCO kültür mirası olarak kabul edilen önemli bir örnek teşkil eder. </example>
Medreseler: Eğitim ve bilimin merkezleridir. Hem dini hem de pozitif bilimlerin (matematik, fizik, astronomi, tıp vb.) öğretildiği kurumlardır.
<example> Büyük Selçuklu Devleti'nde devlet memuru yetiştirmek amacıyla kurulan Nizamiye Medreseleri ve Anadolu'da kurulan ilk medrese olan Danişmentlilere ait Tokat Niksar Yağıbasan Medresesi bu yapıların önemli örnekleridir. </example>
Türbeler: Önemli devlet adamları, alimler ve din büyükleri için anıt mezar niteliği taşıyan yapılardır. Genellikle çokgen planlı ve kubbe ile örtülüdürler.
Kervansaraylar: Ticaret yolları üzerinde inşa edilen, tüccarların konaklama, yeme içme ve mallarının güvenliğini sağlayan büyük hanlardır. Ticari hayatın gelişmesinde kilit rol oynamışlardır.
Köprüler: Nehirler ve akarsular üzerinde ulaşımı kolaylaştırmak için inşa edilen yapılardır.
<example> Artuklular tarafından inşa edilen Malabadi Köprüsü, Anadolu'daki önemli Türk köprülerinden biridir. </example>
Darüşşifalar (Hastaneler): Sağlık hizmeti sunan, tıbbi eğitim ve araştırmaların yapıldığı kurumlardır.
Yusuf Has Hacip, Türk-İslam siyasetnamesi olan "Kutadgu Bilig" adlı eserinde devletin ayakta kalması ve güçlü olması için gereken unsurları şu sözlerle özetlemiştir:
"Memleket tutmak için çok asker ve ordu lazımdır. Askerini beslemek için de çok mal ve servete ihtiyaç vardır. Bu malı da elde etmek için halkın zengin olması gerekir. Halkın zengin olması için de doğru kanunlar konulmalıdır. Bunlardan biri ihmal edilirse dördü de kalır. Dördü birden ihmal edilirse zaten beylik çözülmeye yüz tutar."
Bu sözle Anlatılmak İstenen Nedir?
Yusuf Has Hacip, bu sözleriyle devlet yönetiminde adalet, ekonomi, askeri güç ve halkın refahının birbirine sıkı sıkıya bağlı ve ayrılmaz unsurlar olduğunu vurgulamaktadır. Bir devletin güçlü, düzenli ve istikrarlı olabilmesi için bu dört unsurun (asker, mal/servet, halkın zenginliği, doğru kanunlar) dengeli bir şekilde mevcut olması gerektiğini belirtir.
Askeri Güç: Devleti korumak ve ayakta tutmak için güçlü bir ordu şarttır.
Ekonomik Güç (Mal ve Servet): Ordunun ihtiyaçlarını karşılamak ve devletin genel giderlerini finanse etmek için sağlam bir ekonomiye ve yeterli mal/servete ihtiyaç vardır.
Halkın Refahı: Ekonomik gücün temelinde ise halkın zenginliği yatar. Refah içinde yaşayan bir halk, devlete vergi ödeyebilir, askere destek olabilir ve üretimi artırabilir.
Adalet ve Hukuk (Doğru Kanunlar): Halkın zenginleşmesi ve topumun düzeni için adil kanunların (hukukun üstünlüğü) tesis edilmesi zorunludur. Adalet, halkın devlete olan güvenini artırır ve uzun vadeli istikrarı sağlar.
Yusuf Has Hacip, bu unsurlardan herhangi birinin ihmal edilmesinin zincirleme bir reaksiyonla diğerlerini de olumsuz etkileyeceğini ve sonunda devletin zayıflayarak çözülme sürecine gireceğini ifade eder. Kısacası, bir devletin bekası için temel direklerin hepsinin sağlam olması gerektiği üzerine bir devlet felsefesi sunar.
Büyük Selçuklu Devleti'nde idari işlerin yürütüldüğü en büyük divan olan Divan-ı Ala (Divan-ı Saltanat), çeşitli alt divanlardan oluşurdu:
Divan-ı Tuğra (İnşa Divanı): Devletin iç ve dış yazışmalarından, fermanların hazırlanmasından sorumlu divandır. Hükümdar tuğrasını çekerdi.
Divan-ı İstifa: Devletin mali işlerinden (gelir ve giderlerin denetimi) sorumlu divandır. Başında "Müstevfi" adı verilen görevli bulunur.
Divan-ı Arz (Ceyş Divanı): Askeri işlerden (ordunun ihtiyaçları, askerlerin ücretleri, terhis işlemleri) sorumlu divandır. Başında "Emir-i Arz" bulunur.
<tip> Divan-ı Arz'ı "Arz ederim komutanım" ifadesiyle askerlik kavramıyla ilişkilendirerek hatırlayabilirsiniz. </tip>
Divan-ı İşraf: Devletin idari ve mali işlerini teftiş eden, denetleyen divandır. Başında "Müşrif-i Memalik" bulunur. Bu divan, devlet içinde yolsuzlukları önleme ve düzeni sağlama görevi yürütürdü.
Elçi notlarında bahsi geçen saray görevlileri ve görevleri:
Emir-i Candar: Saray muhafızlarından ve hükümdarın güvenliğinden sorumlu baş görevlidir. Jandarma teşkilatının kökeni olarak da kabul edilir.
Camedar (Emir-i Camedar): Hükümdarın giysilerinin bakımıyla ilgilenen, giyim kuşamından sorumlu olan görevlidir.
Çaşnigir (Çeşnigir): Hükümdarın yiyeceklerini hazırlayan ve yemeklerden önce hükümdarın zehirlenmemesi için tadımlarını yapan görevlidir.
İdişçi Başı: Yemek esnasında içeceklerin (şerbetler, meşrubatlar) sunumundan sorumlu olan görevlidir.
---
Başarılar Dilerim!
Bu notlar, sınavınızda size rehberlik etmesi için özenle hazırlanmıştır. Konuları derinlemesine anladığınızdan emin olmak için her bir noktayı dikkatlice çalışın. Başarılar dilerim!